iyi ki doğduk

Friday, February 09, 2007

Merhaba,
Ben Düygü kişisi olarak yanda görülen fotoğrafları geçen hafta annem aracılığıyla ele geçirmiş bulunmaktayım. O günden beri neredeyse her gün bu fotoğraflara bakıp bakıp gülüyor, bu iki yaratığı daha bir seviyorum.

Kaan'ı daha fotoğraflar dışında görebilmiş değilim ama burada görülen kadar sevimliyse işimiz var. Maaaaşşaaaalllaaahhhhh.

Ece zaten kalbimin sultanı :) O da burada görüldüğü kadar cadıysa yine işimiz var :)))

İnsan bu tabloyu görünce "tüh yahu" diyor. Son bir an, benim küçükken Fatih'i kıskanıp ağlayışlarım geliyor aklıma, düşünüyorum, Ece bu işi benim gibi sineye çekip ağlak surat olmayacak belli ki. Çocuk daha kimse Kaan'ı ayırıp kayırmadan koydu tepkisini helal olsun valla :) Fırsat bile vermedi birileri onun pabucunu dama atsın. Ama bu resimleri de buraya koyuyorum. İleride görsün, nasıl ağlatmış kardeşçiğini. Ececiğim, sen bu satırları okuyabildiğin zaman, seni ne kadar çok sevdiğimizi, hastası olduğumuzu hatırla. Canın hala bu işlere sıkılıyorsa at bana bi e-posta (ya da artık o zamanın teknolojisi neyse evladım, sen en iyisini bilirsin) ben sana hemen anlatırım, kardeş denen şeyin aslında ne kadar sevilmesi gereken bir şey olduğunu ;)

(Blogu ele geçirdim... Sürpriz yayınlarımız devam edebilir. Etmeyebilir de!)

Thursday, November 02, 2006

koyayamışım. bunlar da Cengiz Kaan ve Haluk Paşalar.

Wednesday, October 18, 2006

HAYATIMIZDAKİ GELİŞMELER...

Çok şey değişti aslında en son buraya uğrayalı... Çok detayları var. Yavaştan yazmaya başlayacağım. Şimdilik birkaç foto ekleyeyim bizimle ilgili.

Merak edenlere... biz artık Burdur'dayız.



en minikleri Bilge Ece idi. İkbal Otel discosunda. Hareketlere yetişemese de dans etti canım kızım. Ve kendine uzatılan mikrofona ;
- adın ne
- Bilge Ece Güven
- kardeşin var mı
- Var
- kaç yaşında
- beş
- sen kaç yaşındasın
- dört
şeklinde kafasına göre bir güzel cevaplar verdi ki... gözlerim yaşardı. keşke çok pahalı foto makinamız biraz az profesyonel olaydı da, minik film de çekeydi, ben de buraya koyaydım.



sonuç olarak bayram sonrasında gittiğimiz İkbal gezisinden çok keyif aldık. Özellikle Ece ve Metehan "hayatımcılık" oynarken, havuzda ve gece yüz boyatmalarında, odada kudurmalarında pek kaynaştılar...



tabi her güzel gecenin bir de sonu var. makyaj temizlemek, hatta önce aynayı temizlemek şart yatmadan :)



diğer iki küçük şebelekten de bir foto koyayım. sonra daha uzun bir vakitte geri döneyim buraya. şimdilik öptüm hepinizi...

Saturday, August 19, 2006


BAŞARDIM...

Sanırım artık foto eklemeyi başardım... Benim PC de henüz görünmüyor ama postlara eklendi gibi, inşallah siz görüyorsunuzdur... da salona koş Cengiz Paşa'nın emziğini ver, geri koş, eklemeye çalış, yine uykusu arasında düşürsün emziği, yine koş derken... emeklerim boşa gitmez umarım. Giderse zaten fena halde yılıcam günlük işinden...



SON DURUM...

Cengiz Kaan'ımız dünden beri sol tarafına dönme çalışmalarına başladı. Henüz tek tarafa hamle yapabiliyor ve altta kalan kolunu kurtaramıyor. yani biz büyüklerin dönmesi ne kadar kolay oysaki değil mi. neredeyse 4 ay dolacaktı ki başardı.

Bİlge Ece'miz de saçını toplatmadığı, taratmadığı ve İZmir sıcağında sürekli enseyi kaşıdığı için şöyle bir imaj yaptık kendisine... Hatta yıkandıkça dalgalar da çıkıyor fotodakilerden bile güzel oldu.

Haftaya 25'inde bir haftalığına Burdur'dayız. Gelebilecekleri, şartlarını zorlayacakları bekleriz...
Sevgiler...





Saturday, August 12, 2006

Merhaba ve Güle Güle, vakit yok geç kaldım

Alice Harikalar Diyarında'nın CD sinde "Bay Tavşan" çıkıyor karşımıza ve ne zaman çıksa şu lafları söylüyor hızlıca...
Çok geç,
çok geç
çok geç kaldım...
Merhaba ve Güle güle
Vakit yok
Geç kaldım....

derken gözden kayboluyor koşarak. benimki de öyle olacak. yapacak öyle çok şey var ki fazla vakit ayıramayacağım günlüğe.

Ufaklıklarla Burdur'da keyifli bir 1 ay geçirdik. şimdi izmir'deyiz ve düzen kurmaya çalışıyoruz iki çocuklu hayatla. Üniversite sonuçları belli olup kazanırsa gidene kadar bir çocuk gelişimi mezunu ablamız var yanımızda 1 haftadır. hayat daha kolay bu haliyle. ama hala Ece anneci. herşeyi anne ile yapmak istiyor. ve kucağımdan inmek istemiyor.


çok güzel bir playmobil aile seti oyuncak aldık ona.
http://www.hepsiburada.com/productdetails.aspx?categoryid=297368&productid=oyundkare3209
günlerdir keyifle oynuyordu. hatta duygudan gelen paketten çıkan havluları da çok sevdi.onlara sarıyor, sallıyor, örtüyor vs. pek keyifli idi. dün de banyoda idiler birlikte yıkanmak için. bir ara ece çıplak mutfağa koştu. sanırım yeşil kostümlü, küçük Kaan, sonradan bulamayınca aldığım cevaplarla, pencereden elinden düşmüş. nasıl olduysa. bi de onu sevmesinler diye atmış.

durum felaket anlayacağınız. ama sonra üzüldü ve pişman oldu diye düşünyorum. aslında kardeşini çok seviyor. sadece başkalarının da sevmesine pek tahammülü yok. sabah aradık ama yoktu tabi. bir umut evden bir yerden çıkar mı yine de bilmem.

buraya uzun uzun yine yazmaya çalışacağım. şimdiki girme amacım DUYGU'm. paket elimize ulaştı. çok teşekkürler. robot Poze süper. onu da çok seviyor ece. ve özellikle limonlu baharatı da ben sevdim. barbunyadıri çorbadır, limon sıkılınca yakışacak yemeklerde çok pratik ve lezzetli. bir türlü teşekkür maili yazamamıştım, mail yerine buraya yazmaya karar verdim. (bakalım okuyo musun :P)

biz de sana kesme çorba filan göndersek de sen de küçük yuvarlak köfteli anneanne çorbası yapıp, üstüne de o baharattan ekip yesen... ama tabi teyzen adresin olduğu kağıdı attı gitti. yazıyor muydu üzerinde emin bile değil. yollasana boğaın mail adresine. annenle bir paket hazırlayalım biz de size.

çok pahalı değilse bu işlem, belki playmobil'İn türkiyede olmayan birkaç serisinden alıp bize göndermenizi de rica edeceğiz.

KAan ağlıyor. gittim. öptüm.

Friday, June 23, 2006

Yorumsuz :P Fotoğraflar...



Monday, June 19, 2006

16 Haziran BİLGE ECE 2 yaşında...




yan komşumuzun yaptığı mütevazi bisküili pasta, alt komşumuzla kutlanarak geçen bir doğum günü. mumları üflerken ağızdan sallanan tükürüğe dikkatinizi çekerim.

1) yemekle aramız yok, 2-3 kaşık yedi mi mutlu oluyoruz. Bi ihtimal ağız açılıp da yiyecek kursağından geçecek sanırsanız yanılırsınız. Ağza alınsa da muhtemelen tükürülecektir, sağa-sola, yere, tabağa, eline....
- benim gücüm var, buradan geçebiliyorum (ranzanın merdiveninin arasında yatağına geçiş,
hemen ikinci cümle ve akrobasi =)
- benim gücüm yok, tükürüyorum, yemiyorum (nunu'nun yatağından yatağına geçiş.

2) Bu yaşı geçen arkadaşlar arasından hala ıhh efekti ile kendini ifade etmeye çalışanlar durakoysun, biz cümle kurmaktan öte, çözüm üretiyoruz artık....
Boğaç - dükkanlar kapanmış muppet show bulamadık babacım, yarın bakarız başkalarına.
Ece - o zaman arabamızla gidelim
BG - anahtar evde
Ece - gidelim, evden anahtarı alalım, arabamızla gidelim.

3) Evde anneye yardım ediyor kızımız, özellikle söz konusu bezelye veya barbunya ayıklamaksa. biraz ayıklıyor, biraz konulan kaptaki taneleri hızla karıştırıp etrafa saçıyor. Yardımdan öte heyecanlı bir etkinlik oluyor, etrafa dağıtmasını önleyerek ayıklamaya çalışma.
Malum barbunyalar beyaz üzerinde pembe - mor dalgaların olduğu bakliyatlar. Karıştırıp dağıtma ötesi akla yeni bir aktivite geliyor, renkli kısımları tırnakları ile soymaya çalışma. O noktada zaten yorulmuş ve kontrolü kaybetmiş anne ciddi, e biraz da sinirli bir ses tonuyla Ece'ye gayri ihtiyari bir soruyor :
- barbunyaları soymak nerenden geliyor Ece ???...
tabiki cevap hazır
- aklımdan.












































hava kapalı. Kaan'da var. Baba işte. zaten zor bir ihtimal olan dışarı çıkma isteği için basit bir bahanesi var bu durumda annenin. kabul görecek kesin diye düşündüğü.
-yağmur yağıyor Ece'cim dışarıya çıkamayız şimdi.
peh. bu mu bahane şimdi...
- Şemsiyemizi alalım o zaman, dolapta...(şemsiyeyi ne zaman öğrendi bilmiyorum ama o yerini bile biliyormuş)

5) bir çocuğa adını koyarken düşünmek lazım. biz düşündük aslında ve kendimiz kaşındık. Ece yetmedi de hatta BİLGE ECE dedik. Şimdiden hem akıl veren hem öğreten bir velede sahibiz. Ama çok keyifli be (şimdilik)
Tuvalete kakam geldi diye oturuyoruz bu hafta. Genelde masal kitabını getirtiyor, okutuyor. Bu kez babasına daha önce bir kez gördüğü ;
-Dalgıç kitabını getir, senin dalgıç kıyafetin var, onu oku bana, benim yok.

6) Nunu'nun içinde çıkartma hediyesi var diye aldığı Magic English CD lerini ister izlemek için sabah. Artık ingilizce kelimeler de dikkatini çeker olmuş belli ki, akşam babası alt yazılı bir film seyrederken televizyondaki ses genel konuşmaların içinde açık seçik all right der. biz bizimkini oyuncakları ile oynuyor sanıyoruz bu arada. kendi halinde meğer dinliyormuş bir yandan.
- all right ne demek baba.
"Tamam" kayda alındı ve öğrenildi.

7) bir torba dolusu kinder suprize oyuncağı içinden, müzik aleti olan 3 tanesi bulunup ayırılır, yeni açtığımız gitar çalan adamla birlikte oynamak için anneye getirilir. dikkatliyiz de yani.