iyi ki doğduk

Monday, January 30, 2006

Gece saat 12.00

ve biz hala "bütün çocuklar uyudu ece, bütüüünnnn." cümleleri ile onu ikna etmeye çalışıyoruz. o da tekrarlıyor, "bütün üyüdü, bütüüünnnn." sonra yine hiç anlamamış gibi devam ediyor, "kaanin yukarıda, yukarida kaanin"
Ranza aldık da, kardeşi ile paylaşmayı öğrensin yavaştan ve yukarısı tehlikeli, istemesin diye, alt kata barbie'li üst kata Winnie the pooh mudur nedir ayıcıklı takımları serdik, alta ecenin, üste kaanın dedik. ve gece saat 11.00 de girdiğimiz odada, kah ayakta sallayarak, kah yatağına yatıp, yanaklarını tutarak geçirdiğimiz bir saat sonrası 12.00 de 30ncu kere aynı cümleleri kurmakta idi. atatürk şarkısı başlıycak, yukarısı kaanın, jack düştü, noel baba düştü, beyaz ördek suya girdi, guguk üyüdü, yukarıda kaanin.
delirirsin.

sonra birden baba geldi aklına, bir saattir, mayışma, sallama, süt içirme sıfırlandı. yatağında oturdu, son ses babaaaa diye çağırmaya başladı.
baba geldi, kendi yatağımızda aramıza aldık, 5 dakika içinde uyumuştu, ama emin olmak için beklerken geçen 10 dakika içinde de baba ve anne de yorgunluktan en derin uykularına dalmışlardı bile. gece saat 03.00 gibi annenin kaanın baskılarıyla gelen çişi sonrası Ece, barbieli yatağında uykusuna devam etti.
hayır öyle cin ki, ille de hafta içi saat 11.00-12.00 lere kadar gündüz uyumasa, sabah 06.30 da kalkıp işe gitmek zorunda olan bu hamile, uykuya aç, dinlenmeye aç kadın için akşamları fişini saat 22.30 gibi çekse ne güzel olurdu. ya da olur muydu.... o kadar tatlı ki ve o kadar özlüyorum ki gündüz. ben de istiyorum aslında akşamları mümkün olduğunca uzun yaşamak onunla... (hele o soz pozu yok mu yanakları soğuktan al al olmuş, desktopımdaki.)


ama bir yandan da bazı geceler saat 20.00 lerde salonda sızıp kalıyorum. 1-2 saat, ve yine kaçırıyorum onu.

diyeceğim o ki, evde bilgisayara geçmek için hiç vakti olmayan, uyanış ve eve dönüşle birlite 12 saatini iş hayatına harcamak zorunda kalan, hamile bir anne olarak, evde ece ile ilgilenmek, olursa akşam yemeği toplarlanmalarına destek olmak, bazan ütü veya ufak ev işi yapmak dışında vakti kalmayan bir insan olduğum için siteye fotoğraf ekleyemediğimden kızımdan ve takipçilerimizden özür diliyorum.
her gün işe geldiğimde bir umut evde tavuk oyunu oynayan diğer iki şahıstan biri eklemiş midir diye bakıyorum ama henüz monica kişiliğime rağmen, çabalarımla bir yol katedemedim.
ayrı bir foto arşivimiz var pc mizde. arada bir de babamız tarafından seçilip gönderilen birkaç poz. o pozlardan siteye koyma gönüllüsü olana şifresini de verebilirim sitenin.
bunca lafı etmeme neden olan "Yaşar yetki"lerini de ayrıca kınadım gitti.

sevgilerimle....
anne kişi....

2 Comments:

  • At 6:28 AM, Anonymous Anonymous said…

    eylemlerim devam edecek...
    simdilik gitmem lazim
    operim

    biyolokum

     
  • At 10:34 PM, Anonymous Anonymous said…

    oley.... herkese oley...
    çok sevinerek başladım güne.
    TEŞEKKÜRLER DUYGUCUM....
    Dün akşam yemek yerken (daha doğrusu onlar hapur hupur yer, ben bi yandan eceye yedirmeye çalıştığımdan ne olduğunu tam anlamazken) evdeki adını söylemeyeceğim iki uçarı kafanın birbirlerine ya ben tavuk oyununda 47.nci levela geçtim, a ben 90.a geçtim ama sen nelere vurduysan puanın çok dialogu sırasında, benden "ecenin günlüğünü okursanız yanımda bu tavuk oyunundan bahsetmezsiniz, yoksa gidip silicem" tehdidim sonrası ne duysam beğenirsiniz, biri "boğaç öğret şuna resim kaydetmeyi ya da siteyi türkçe siteye taşıyın" diye önerilerde bulundu, ki öğrenememek değil söz konusu olan işteki 10 saatlik PC ve radyasyon etkilenme vs. sonrası evde bilgisayar başında geçireceğim saniyemin olmaması, ki kendisi yahoo'lardan mail adresi alabilmiş ve takipçisi ingilizce işlerini de o kadarcık kıvırmaktadır... Sevgili eşim de ama benim hiç fotoğrafım yok ne zamandır dedi. sanki bu site kendi foto galerisi olacak. neyse...

    Duygu'cum teşekkürler... İş yerinde çeşitli hileler denedim, copy paste'ler vs. ama ben de o pozun hastası oldum ve onu koymaya çalışıyordum. hem de tam da oraya. ne kadar sevindim bilemezsin.

    ve sevgili büyükbaba... işte bir kere daha gördük, ne kadar iyi anlaştığımızın ve ne kadar aynı dili konuştuğumuzun beni duygulandırdığını. yazdığın bu yorumda içten içe bandande de okusa ya bunları ve katılsa keşke isteğim dahil insanları sevindirecek şeyler yapmaya kadar, ve o süper kareyi desktopıma koymakla, kızıma hergün akşama kadar yeniden aşık olup, eve mutlulukla ve özlemle gitmeme neden olan pozdaki fikirlerime kadar katılıyorum yorumuna ve sizi de çok seviyorum. ama bandande için yakında kavramını çok da uzatmayalım :)

    Ece öyle birşeymiş ki, sabah 11.00 lere kadar uyuması, sonra öğlen uykusundan da dolayısıyla 18.00 lerde kalkması, ve börek gibi uyudu tanımlamalarına rağmen, gecenin birlerinde hala uyku mücadelesi ve mücadele ile uyutuldu ise bütün gece mızırdanıp, kucağa almamızı teklif etmesi bile, gücümüz tükenmediği müddetçe, ona olan aşkla, zamanla, aşılıp gidecek, geriye dönüldüğünde geçirilen her dakika kıymetlenecektir.

    düzeni değiştiremiyorsak, düzeni kabullenmek de bir eylem midir...

    sevgilerimle...

     

Post a Comment

<< Home